CLARK-KOZMA TARTIŞMASI,MEDYA MI YÖNTEM Mİ
CLARK-KOZMA
TARTIŞMASI,MEDYA MI YÖNTEM Mİ
Tartışma Başlıyor
Tartışma genel olarak teknoloji ve teknolojinin öğrencilerin
öğrenmeleri üzerinde bir etkisi olup olmadığı konusu üzerinde
yoğunlaşmaktadır. Clark ve Kozma
karşılıklı yazdıkları makalelerde teknoloji ya da medyanın öğrenme sürecini
etkileyip etkilemediğine ya da medyanın yanlızca bir öğretme aracı olarak
kullanılması konusu üzerine odaklanmaktadırlar.
İlk makale Richard Clark tarafından 1983’te yayınlandı ve medyanın
rolünün sadece bir teslim mekanizması olduğu fikri ilk olarak burada
belirtildi. Clark (1983) “Medyadan Öğrenme Araştırmalarını Tekrar
Değerlendirelim” isimli makalesinde medya araştırmalarının iddia edilenlerinin
aksine yeterli etkiye sahip olmadığını ve medya seçiminin sadece iletilecek
mesajın aktarma maliyetlerini ve kapsamı etkilediğini savundu. Yaklaşık on yıl
sonra ise Robert Kozma, Clark’ın makalesine karşı bir makale yazdı ve medya ile
yöntem arasında sıkı bir ilişki olduğunu ve kullanılacak medyanın yöntemi
etkileyeceğini iddia etti. Öğrencilerin medyadan bağımsız olarak da öğrenme
gerçekleştirebileceklerini ancak bazı öğrencilerin medyanın özelliklerinden
faydalanarak öğrenme gerçekleştirdiklerini belirtti (Kozma, 1991). Tartışma bu
şekilde başlamış oldu.
1960 ve 1980 yılları arasında yapılan araştırmaları inceleyen Clark
elde edilen verilerin öğrenmenin gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda bir
sonuca ulaşmayı sağlamadığını belirtmiştir. Bu nedenle elde edilen bilgilerin
medyanın öğrencinin öğrenme hedeflerini gösteren önemi bir delil olarak
kullanılamayacağını belirtmiştir. Medyanın temelde öğrenmeye bir etkisi
olmadığını savunan Clark ileri araştırmalar için ise bir moratoryum(geçici bir
süre erteleme, engelleme) gerektiğini vurgulamıştır (Clark, 1983).
Clark, Davranışçı yaklaşım’ a göre temellendirdiği bu
görüşlerini öğrenmeyi bilgi ve belirli bir görevi gerçekleştirmek için gerekli
becerilerin kazanılması olarak tanımlar. Kozma ise Yapılandırmacı yaklaşımı
temel alarak öne sürdüğü “öğrenmeyi öğrenenin yeni bilgi oluşturmak için
çevreden aldığı bilgileri sentezleyerek önceden bildikleriyle birleştirmesi ve
mevcut bilişsel kaynaklarını stratejik olarak yönettiği yapıcı bir süreç olarak
tanımlar.
Kozma’nın inandığı temel argümanClark’ın belirttiği gibi medyanın
sadece bir teslimat aracı olmadığı ve bir araçtan daha fazlası olduğu
yönündedir. Kozma araştırmasında, öğrencilerin bilişsel becerilerinin doğru
ortamlar tasarlandığında nasıl etkilendiğini göstermiştir.Kozma (1991) medyayı
öğrenme öğretme sürecinde rol alan öğretmeni de kapsayacak; bilgisayar, kitap
ve tv gibi araçların tümü olarak tanımlamıştır. Ayrıca medyanın kendi
teknolojisi, sembol sistemleri ve işlem yeteneği ile tanımlanabileceğini
belirtmiştir.Kozma (1991) için öğrenme aktif, yapıcı ve bilişsel bir süreçtir.
Bu süreç boyunca öğrencinin bilişsel kaynakları ve harici ortamı bilgi ve
öğrenmeyi oluşturmak için etkileşime girer. Bu etkileşim iki unsur arasındaki
koordinasyon seviyesinden önemli ölçüde etkilenmektedir (Kozma, 1994). Bu bakış
açısı medya ile öğrenme arasında bir ilişki bulunduğunun da bir göstergesidir
denilebilir. Kozma, öğrencilerin hem medya ile hem de öğretim metotlarıyla
etkileşim kurarak öğrenme becerisi kazanabileceklerini savunmuştur. Kozma’nın
görüşüne göre medya nitelikleri ve öğrenme süreci birbirini tamamlamaktadır ve
en önemlisi öğrencilerin sunumlar yapmalarını, zihinsel modelleri
şekillendirmelerini, detaylandırmalarını
ya da değiştirmelerini sağlıyor (Kozma, 1991).
Günümüz koşulları, standartları
değişirken, bununla birlikte bireyler ve bireylerin problemleri de şekil
değiştiriyor. 21. yy. bilgi toplumu bireyler;
bilgiye ihtiyaç duyan, elde etmek istediği bilgiyi nereden ve nasıl
bulacağını bilen, ulaştığı bilgiyi düzenleyebilen, bilgiyi ihtiyacı
doğrultusunda organize edebilen ve yeni bilgi üretebilen bireyler olmalıdır. Bu
özellikleri kazandırabilmek için de bireyler için ilk olarak teknoloji
okuryazarlık becerileri geliştirilmelidir. Yöntemin önemi tabii ki yadsınamaz
ancak medya unsuru da en az yöntem kadar önemli bir rol oynamaktadır.
Teknoloji hayatımızın her
alanında varlık göstermektedir. Her evde her kişide her kurumda teknolojik
cihazlar mevcuttur ve neredeyse her işimizi bu cihazlar üzerinden
halletmekteyiz. Birey, hayatına bu kadar dahil olmuş teknolojiyi eğitim hayatında,
okul ortamında da görmeyi beklemektedir.
Yazıcı ve Kültür (2016)’ün aktarımına göre Kozma öğrenmeyi öğrenenin
çevresinden edindiği bilgileri var olan bilgileri ile bütünleştirerek var olan
bilişsel kaynakları stratejik olarak yönettiği aktif bir süreç olarak
tanımlamaktadır. Bireyin öğrenmesinde çevresiyle olan etkileşimi de önemlidir.
Bu sebeple okullarda teknoloji kullanımı olmazsa birey için yapay bir öğrenme
ortamı olacak ve öğrenmenin gerçekleşmesi zorlaşacaktır. Her an elinde mobil
cihazı bulunan ve zamanının çoğunu internette geçiren bireylerin bu
özelliklerinden faydalanılarak bu yönde bir öğrenme ortamı tasarlanmalıdır.
Teknolojik cihazların yanı sıra yine genç bireylerin sıkça kullandığı sosyal
medya da sürece dahil edilebilir ve bu şekilde öğrenme
hızlandırılabilir/keyifli hale getirilebilir. Ancak bunlar yapılırken mutlaka
iyi bir öğretim tasarımı yapılmalı, uygun bir yöntem seçilmelidir. Aksi takdirde her ders, her konu, her öğrenme
problemi için bu şekilde ilerlenmesi sakıncalı olabilir.
Hızla gelişen dünyada çok kısa
sürede yeni teknolojiler hayatımıza giriyor. Teknolojiye ‘’her derde devadır’’
gözüyle bakıp koşulsuz şartsız öğrenme sürecine dahil etmek doğru bir yaklaşım
olmayacaktır. Yazıcı ve Kültür (2016)’ün aktarımına göre Clark bu konudaki
endişesini şu şekilde dile getirmiştir:
‘’Kozma’nın eğitimde medya kullanımı öğrenmeyi olumlu etkiler yaklaşımı
yaygınlaşırsa, tam anlaşılmayan öğrenme problemleri için medya odaklı çözümler
aranırken gereksiz kaynak harcaması yapılabilir’’. Kozma da buna karşılık Clark’ın ‘’medyanın
öğrenme üzerindeki etkisi yoktur’’ görüşü yaygınlaşırsa yeni geliştirilmekte
olan teknolojilerin eğitim amacıyla etkin kullanılması konusunda fırsatların
kaçmasından endişelenmektedir. Her iki araştırmacının da kaygılarında haklılık
payı olduğu ve bu durumda en büyük sorumluluğun eğitim teknologlarına düştüğü
söylenebilir. Eğitim teknologları doğru ve kapsamlı bir ihtiyaç analizi yapıp
öğrenme problemine uygun bir medya seçerse teknoloji ancak o zaman fayda
verecektir. Yang, Wang & Taiwan (2014) da teknolojinin öğrenme üzerindeki
etkililiğini artırmak için üç ana faktörün dikkate alınması gerektiğini
vurgulamışlardır: (a) öğrenen özellikleri, (b)öğretim yöntemleri ve (c) medya
özellikleri. Diğer bir deyişle yalnızca yöntem ya da yalnızca medya değil, hem
her iki unsurun hem de öğrenen özelliklerinin dikkate alındığı bir öğrenme
süreci öğrenmeyi olumlu yönde etkileyecektir.
2.Tartışma
Medya tek başına öğrenmeyi
etkilemez (Kozma, 1994a). Medya zaman, ulaşılabilirlik, maliyet açısından
etkiler (Clark, 2002) ancak öğrenmeyi etkilemesi için bütüncül yaklaşılmalıdır.
Yöntem, içerik, medya bir bütün olarak değerlendirilmeli ve teknoloji
entegrasyonu yaparken nerede, ne zaman ve nasıl sorunlarına cevap aranmalıdır.
Bunun yanı sıra araştırmacılar medyanın öğrenme üzerindeki etkisini
araştırırken “ne” sorusuna değil de “nasıl” sorusuna yönelmelidir. Çünkü medya
zaten neredeyse tüm okullarda kullanılmaktadır.
Clark ve Kozma da bu konuda fikir birliğine varıp medyanın hangi koşullar
altında, hangi öğrenenlere kazanç sağlayabileceği konusunun dikkate alınması
gerektiğini belirtmişlerdir.
Clark (2002)’ın aktardığına göre
Kozma(1994b) medya ve öğrenme hakkındaki sorular için 4 yaklaşım önermektedir:
(1) Beyin/birey bilgiyi nasıl inşa ediyor? Bilgiyi inşa etme ile ilgili
temellerin ortaya koyulması gereklidir, (2) Bilgiyi inşa ederken bu sürece
uyumlu medya tanımlanmalıdır, (3) Araştırmalar bu yönde yapılmalıdır ve (4)
medyanın öğrenme sürecinin tasarlanması aşamasına nasıl entegre edileceği ile
ilgili öğretim süreçlerinin tasarımını yapılmalıdır. Bu şekilde bir medya entegrasyonunun başarıya
ulaşacağını düşünmektedir.
Medya ve Yöntem tartışmasında
karşıt ve ortak görüşleri özetleyen tablo

Sonuç olarak, Clark’ın makalesinden 30 yıl sonra medya ciddi bir evrim
geçirdi. Artık medya bilgilendirici bir çoklu ortam (hub) olarak kullanılıyor.
Günümüzde teknoloji ve medya eğitimsel çerçevenin büyük bir bölümünü
oluşturmaktadır. Son yıllarda medya Clark’ın “What is next in mediaanddebate”
makalesinde belirttiği gibi dikkat dağıtıcı değil sınıf araçları olarak 1: 1
cihazlar yada BYOD(Kendi Cihazını Getir) politikaları çerçevesinde öğrencilerin
öğrenmelerine katkı sağlayan bir yapıda karşımıza çıkıyor. Hızla değişen teknolojik
gelişmeler her ne kadar eğitim kuramları değişmese de bu kuramlar ışığında
tartışmayı değiştirmiştir. Medya içeriğinin tartışmanın başladığı ilk günden
beri geçirdiği genişleme ve evrim, dijital öğrenci tanımının doğması,
okuryazarlık kavramının yeniden tanımlanması eğitim devrimini yarattı
denilebilir. Bu devrim, medya ve teknolojiyi benimseyen öğrenci merkezli yeni
bir ortamın doğmasına yol açtı. Haliyle eğitim dünyası için kolaylılar
getirdiği kadar yeni zorluklar ve engellerde oluşturdu. Öğretmenin rolü değişti
ve hiç olmadığı kadar öğrenmenin “tasarımcısı” ve “kolaylaştırıcısı” olarak
rolü arttı. Bu etkiler haliyle ClarkKozma arasındaki tartışmayı da değiştirdi.
Şuda unutulmamalıdır ki teknoloji kendi başına öğrenmeyi desteklemez,
yanlızca öğrenmeyi kolaylaştırır, etkili öğretim yöntemleri ve tasarımları
öğrenmeyi destekler (Yang ve ark., 2014). Örneğin son 5 yıldır oldukça moda
olan Maker ve Stem terimleri bunun için güzel bir örnektir. Eğer maker ve stem
uygulamaları içinde öğretim tasarımı araçları dikkatli bir biçimde teorilere
dayalı olarak tasarlanıp planlanmazsa sadece ithal eğitim materyali ticaretini
canlandıracak ve gelişmesine faydalı olacaktır(Yang makalesinde benzer bir
tartışmayı 3B cihazlar için yapmıştı bende stem ve maker için yaptım.). Ancak,
öğrenme üzerindeki etkisi gittikçe azalacaktır. Kozma (1991) 'in gözlemlediği
gibi, iyi bir tasarım, medya ve öğretim yöntemlerini içerir ve ikisi çoğunlukla
birbirlerine olan etkileri yoluyla öğrenmeyi etkiler. Bu nedenle hem Kozma’nın
medya nitelikleri hakkındaki görüşleri hem de Clark’ın öğrenim yöntemlerine
dair ısrarı yerinde ve doğrudur.
Tartışma onlarca akademisyen tarafından defaatla yeniden incelendi ve
tabii olarak tartışan her iki taraf içinde ciddi kazanımlar doğurdu. Bu
sebepten ClarkyadaKozma’nın tartışması yegane doğrular değil birbirini dengede
tutan kuvvetlerdir. Bu gününün öğrencisine ulaşmak için teknoloji
kaçınılmazdır. Ancak tek çözüm yolu yada öğrenmeyi destekleyecek tek etmen
değildir. Aynen hiç bir etkisi olmadığı yada öğrenmeye katkısı olmadığını
savunmak gibi her iki sınır fikirden uzak durmak en doğru davranış olacaktır.
Artık medya öğrenmeyi etkiliyor mu sorusu yerine öğrenimi ve öğretimi
geliştirmek için hangi yollarla ve nasıl düzenlenmesi üzerine yoğunlaşılmalıdır
(Akyol&Çağıltay, 2007).
Kaynakça
Clark, R. (1994). Media Will Never Influence
Learning . Educatinonal Technology,Resarchand Development , 42(2),21.
Clark, R. (1983).
Reconsidering Resarch on Learning from Media. Review of Educational
Resarch , 53 (4),445.
Clark, R. (2002).
What is Next in the Media and Methods Debate,. 327-337.
Kozma R, B. (1991).
Learning With Media Review of Educational. Review of Educational Resarch
, 6(12),179.
Yang, K.-T.-H.-H.
(2014). How Technology Fosters Learning . Inspiration from the "Media
Debate" Creative Education , 5,1086-1090.
Yazıcı C, K. C.
(2016). Medya mı Yöntem mi?Bitmeyen Tartışma. İstanbul: Pegem Akademi.
Yorumlar
Yorum Gönder